Maçla ilgili ilk olarak söylemek istediğim özellikle de ilk yarıda gerçekten de Türkiye Ligleri'nde alışık olmadığımız bir tempo görmüş olmamız. Bunun sebebi iki takımın oyun anlayışlarının etkisi yanında maçın gündüz saatinde de oynanmış olmasının etkisinin olduğunu düşünüyorum.
Maça gelirsek oyun anlayışında ziyade dikkatimi çeken ve kesinlikle maça yakışmadığını düşündüğüm birkaç noktaya değinmek istiyorum. Öncelikle misafir taraftarın koltukları kırması ve tribünlere zarar vermesi hem maçın daha başında ve öncesinde. Sonrasında Holosko'nun benim Beşiktaşlı hiçbir oyuncuya yakıştırmadığım bir hareketle topu eliyle kasıtlı bir biçimde gol atmaya yönelik avantaj çalışma çabası dikkat çekici olmuştur. Gene benzer biçimde Volkan Şen'in kırmızı kartı gördükten sonra Mehter Marşı temposunu aratacak bir biçimde sahadan çok ağır adımlarla yürümesi ve adeta naz yapar gibi sahadan çıkması. Sonuç olarak sahaya yabancı madde yağması. Öncelikle ufak birkaç parça gelirken naz derecesinin artması sonucu madde çeşidinin ve büyüklüğünün artması. Bundan ceza alacağız orası kesin ama hırsızın hiç mi suçu yok hakim bey demek gerek.
Bilirsiniz bilgisayar oyunlarında özellikle de görev tamamlama tabanlı oyunlarda bir yere gelirsiniz, hemen öncesinde de oyunu kaydedersiniz ve eğer bir terslik olursa en baştan yüklemek yerine kaydettiğin andan yüklersiniz ve ikinci denemenizde genelde yaparsınzı. İşte bu olayın aynısını Holosko'nun maç esnasında becermesi.
Sonuç olarak son üç haftayı ele alırsak kazanmamız gereken üç önemli maçı art arda kazanmamız güzel bir şey. Hem yarışın (gerek lig gerekse her ne kadar tur garantilenmiş olsa da Uefa Liginde) içinde kalınması hem de yaklaşan devre arası öncesi yeni bir sakatlık vakası olmadan atlatılması güzel oldu. Devre arası muhtemel transferler ve genç oyuncuların göstermiş olduğu umut verici performanslar (Cenk, Ersan, Necip ve Ali Kuçik) ile daha iyi bir ikinci devre göreceğimiz inancımız artıyor.
Not : Foto
Milliyet'ten alınmıştır.