27 Aralık 2010 Pazartesi

Hidayet Yuvasına Geri Döndü



Biraz geç bir yazı oldu aslında konu ile ilgili ama aslında olayı sadece takas olarak değerlendirmemek lazım. Hepimizin bildiği üzere Hidayet ya da NBA'de telaffuz ettikleri biçimde Hedo NBA kariyerinin en başarılı sezonunu bundan 2 yıl önce yine Orlando'da tam da kontrat senesinde yaşamıştı. Gerçi bu süreci artan bir performans ile göstermişti ki kendisi bir önceki sezon sonunda MIP (Most Improved Player) ödülünü alan en yaşlı oyuncu olmuştu. Bu başarılı ve özellikle de NBA'deki yorumcuların deyimi ile gerçek oyununun oynandığı "NBA Playoffs" larda zirve yapan performansı ile Orlando Magic'in final oynamasına büyük katkıda bulunmuştu. Fakat Otis Smith buna karşın birazda bizim oraların çocuğu havası ve geçmiş spektaküler geçmişine bakarak Carter'ı tercih etmesi nedeniyle kendine başka takım aramıştı. Gerçi istediği ve beklediği paranın yakına gelinirse Hidayet'in tercihi ne olurdu bileymiyorum ama biraz da Hideyet'in de parayi tercih ediyor görünüşü de zoraki ayrılık getirmişti Sonrası ise biraz taş yerinde ağırdır lafını hatırlatıyor. Hidayet'in NBA kariyerindeki yola baktığımız zaman ilk Orlando dönemi ve öncesinde hem takım kimyası oturmuş takımlar oynamış olması hem de oyun zekası kuvvetli veya dominant pota altı oyuncuları ile oynadığı ve başarılı olduğu, hem onların hem de kendisinin performanslarının arttığı görülüyor. Divac, Webber, Duncan ve Howard. Sonrasında ise benim pek beğenmediğim Bosh ve bu konuda zaten çok sıkıntılı olan Phoenix. Bu takımlardaki performansı da ortada. Sonuç olarak birazda Allah'ın sevdiği kullarından olsa gerek Orlanda yönetiminin kontratının sonlarına yaklaşan ve sızlanmaya başlayan Dwight Howard'ın büyük etkisi ile yuvasına dönmüş oldu. Zaten Orlando sitesinde de haber verilirken evine hoş geldin Hedo şeklinde verilmesi aslında bu ikilinin birbirlerini tamamladığı ve ayrı iken hep bir eksiklik duyduklarını ve birbirlerini ne kadar özlediklerini gösteriyor.
Tıpkı "Neşeli Günler" filmindeki gibi işler iyi giderken bir limon sirke tartışması gibi ayrılmışken filmin sonunda bir araya gelmeleri gibi bir araya geldiler. Gerçi film henüz bitmedi ama mutlu başı gibi sonu da mutlu olur inşallah.

Not : Fotoğrafı Konyalı Portlandlılar sitesindan alınmıştır.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Boz Baykuşlar



Daha düne kadar* ne adlarını ne kendilerini duymuştum. Trabzonspor'un 'Bize Her Yer Trabzon' sloganına karşı yaptıkları çalışma ile gözüme çarptılar. Boz Baykuşlar bir incisözlük oluşumu. İncisözlük'ün diğer aktivitelerini beğenirsiniz beğenmezsiniz o ayrı konu ama bu ortaya koydukları çalışma ile dikkatimi ve takdirimi kazanmış durumdular. Seçmiş oldukları logo ve renkleri ile gayet başarılı bir çalışma yapmışlar ve atkıları da oldukça dikkat çekici ve başarılı.



"Ne metrobüse ne akbile
Bizim aşkımız belediyeye"
diyerek mottolarını ortaya koymuşlardır.
Diğer çalışmalarını da ilgi ile takip edeceğiz gibi duruyor.


* (12/12/2010 tarihli İBB - TS maçı)

5 Aralık 2010 Pazar

Beşiktaş Bursa Maçının Ardından...

Maçla ilgili ilk olarak söylemek istediğim özellikle de ilk yarıda gerçekten de Türkiye Ligleri'nde alışık olmadığımız bir tempo görmüş olmamız. Bunun sebebi iki takımın oyun anlayışlarının etkisi yanında maçın gündüz saatinde de oynanmış olmasının etkisinin olduğunu düşünüyorum.

Maça gelirsek oyun anlayışında ziyade dikkatimi çeken ve kesinlikle maça yakışmadığını düşündüğüm birkaç noktaya değinmek istiyorum. Öncelikle misafir taraftarın koltukları kırması ve tribünlere zarar vermesi hem maçın daha başında ve öncesinde. Sonrasında Holosko'nun benim Beşiktaşlı hiçbir oyuncuya yakıştırmadığım bir hareketle topu eliyle kasıtlı bir biçimde gol atmaya yönelik avantaj çalışma çabası dikkat çekici olmuştur. Gene benzer biçimde Volkan Şen'in kırmızı kartı gördükten sonra Mehter Marşı temposunu aratacak bir biçimde sahadan çok ağır adımlarla yürümesi ve adeta naz yapar gibi sahadan çıkması. Sonuç olarak sahaya yabancı madde yağması. Öncelikle ufak birkaç parça gelirken naz derecesinin artması sonucu madde çeşidinin ve büyüklüğünün artması. Bundan ceza alacağız orası kesin ama hırsızın hiç mi suçu yok hakim bey demek gerek.
Bilirsiniz bilgisayar oyunlarında özellikle de görev tamamlama tabanlı oyunlarda bir yere gelirsiniz, hemen öncesinde de oyunu kaydedersiniz ve eğer bir terslik olursa en baştan yüklemek yerine kaydettiğin andan yüklersiniz ve ikinci denemenizde genelde yaparsınzı. İşte bu olayın aynısını Holosko'nun maç esnasında becermesi.
Sonuç olarak son üç haftayı ele alırsak kazanmamız gereken üç önemli maçı art arda kazanmamız güzel bir şey. Hem yarışın (gerek lig gerekse her ne kadar tur garantilenmiş olsa da Uefa Liginde) içinde kalınması hem de yaklaşan devre arası öncesi yeni bir sakatlık vakası olmadan atlatılması güzel oldu. Devre arası muhtemel transferler ve genç oyuncuların göstermiş olduğu umut verici performanslar (Cenk, Ersan, Necip ve Ali Kuçik) ile daha iyi bir ikinci devre göreceğimiz inancımız artıyor.

Not : Foto Milliyet'ten alınmıştır.